6 Şubat 2012 Pazartesi

Kadın



Hayatı boyunca siğneye çekmiş bir kadın, birden bire bir şeyi (herhangi bir şeyi) kabul edilemez buldu. Öldürücü bir boyun eğişin sona erdiği, ‘ya hep ya hiç’ e giden yolun başladığı andı bu.  Belki hali hazırda var olan düzendi ezilmesine sebep, bu hiç bir zaman netleşmedi. Şüphe duyulan bir şey vardı yine de; bu düzeni kendi yaratmış olabilir miydi.. İster dayatılmış olsun ister kendi yaratmış; bu düzene karşı, en azından kabul edebileceğinden daha fazla ezilmeyecekti. Ne denli bulanık olursa olsun, geri dönüşün mümkün olmadığı bir isyandı bu. İsyan atılımdı ve atılımlar hemen her zaman geçmişe dönüktü. Geçmişin derin kuyusuna düşen bellek, hıncı doğurdu. Varlığı arzuya ve iyiye koşulsuz şartsız erişmeye adanmış kadın’ın olmazsa olmazı oldu bu hınç. Her hınç isyanı getirmezdi ama her isyan bir hıncı çağırırdı sessizce. İnsan doğasının değiştirilemez kuralını bozdu ve ne ise o olmaya yanaşabildi kadın. Artık varlığının kabuğunu kırmıştı, taşıyordu. Başlangıçta ele geçirmek değildi hırsının hedefi; sadece kabul ettirmekti. Bu uğurda ya özgürdü, ya da ölü. Diz çökmektense ayakta ölmek yeğdi. Önemli olan tek şey saygıydı, kadın acıyı engellemeye çalışmadı. Bütünlüğüne saygıyı başardıktan sonra, acı çekmek kabul edilebilirdi. Tek bir koşulu vardı; anlamayan akla, hissetmeyen yüreğe girmeyecekti acısı. Susmasının, isteklerini yutkunmasının, bir şey hissetmediğine, hiç bir şey istemediğine yorulmasıydı bu isyanı perçinleyen. O bunları özdeşleştirebiliyor fakat, susuyorken bilinçsizlik sanılan sessizliği, aslında kendi çıkarını düşünmesinden kaynaklanıyordu -ki kadın bunu zaten inkar etmiyordu. Onun bilinci, bu inkarsız isyandan doğuyordu.

Ve aşk..
Scheler der ki; ‘Şu yeryüzünde, insan dışında kalan şeylere de harcanacak oranda bol değildir aşk.’
(Adem in aklına elmayı düşürdüğü gibi, aşkı Tanrı’dan çevirip insana yönelten de kadının cömert suç ortaklığıdır.) Hıncını henüz yüklenmemiş kadının umutsuzluğuysa şu cümleyi kurdurdu; ‘Tam tersine yeryüzünde gereğinden fazla boşuna aşk bulunmaktadır.’ Yürek yoksulu, kin zengini, alçaltılmış gençliğin doğumuna sebep; yakıcı yaşam deneyleri ve onlara verilen isim : Aşk..
Hıncıyla kavrulmuş kadın’dan yarına kalacak olan, ilk nefesindeki soyluluğuna bağlı; bıkkınlık, çılgınlık ve zorbalıktan uzak ama yine de isyan seven gerilimli aşklar..



***
Nilgün


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder