Hayatı boyunca siğneye
çekmiş bir kadın, birden bire bir şeyi (herhangi bir şeyi) kabul edilemez buldu.
Öldürücü bir boyun eğişin sona erdiği, ‘ya hep ya hiç’ e giden yolun başladığı
andı bu. Belki hali hazırda var olan
düzendi ezilmesine sebep, bu hiç bir zaman netleşmedi. Şüphe duyulan bir şey
vardı yine de; bu düzeni kendi yaratmış olabilir miydi.. İster dayatılmış olsun
ister kendi yaratmış; bu düzene karşı, en azından kabul edebileceğinden daha
fazla ezilmeyecekti. Ne denli bulanık olursa olsun, geri dönüşün mümkün
olmadığı bir isyandı bu. İsyan atılımdı ve atılımlar hemen her zaman geçmişe
dönüktü. Geçmişin derin kuyusuna düşen bellek, hıncı doğurdu. Varlığı arzuya ve
iyiye koşulsuz şartsız erişmeye adanmış kadın’ın olmazsa olmazı oldu bu hınç. Her
hınç isyanı getirmezdi ama her isyan bir hıncı çağırırdı sessizce. İnsan
doğasının değiştirilemez kuralını bozdu ve ne ise o olmaya yanaşabildi kadın. Artık
varlığının kabuğunu kırmıştı, taşıyordu. Başlangıçta ele geçirmek değildi
hırsının hedefi; sadece kabul ettirmekti. Bu uğurda ya özgürdü, ya da ölü. Diz
çökmektense ayakta ölmek yeğdi. Önemli olan tek şey saygıydı, kadın acıyı
engellemeye çalışmadı. Bütünlüğüne saygıyı başardıktan sonra, acı çekmek kabul
edilebilirdi. Tek bir koşulu vardı; anlamayan akla, hissetmeyen yüreğe
girmeyecekti acısı. Susmasının, isteklerini yutkunmasının, bir şey
hissetmediğine, hiç bir şey istemediğine yorulmasıydı bu isyanı perçinleyen. O
bunları özdeşleştirebiliyor fakat, susuyorken bilinçsizlik sanılan sessizliği, aslında
kendi çıkarını düşünmesinden kaynaklanıyordu -ki kadın bunu zaten inkar
etmiyordu. Onun bilinci, bu inkarsız isyandan doğuyordu.
Ve aşk..
Scheler der ki; ‘Şu
yeryüzünde, insan dışında kalan şeylere de harcanacak oranda bol değildir aşk.’
(Adem in aklına
elmayı düşürdüğü gibi, aşkı Tanrı’dan çevirip insana yönelten de kadının cömert
suç ortaklığıdır.) Hıncını henüz
yüklenmemiş kadının umutsuzluğuysa şu cümleyi kurdurdu; ‘Tam tersine yeryüzünde
gereğinden fazla boşuna aşk bulunmaktadır.’ Yürek yoksulu, kin zengini,
alçaltılmış gençliğin doğumuna sebep; yakıcı yaşam deneyleri ve onlara verilen
isim : Aşk..
Hıncıyla kavrulmuş kadın’dan yarına
kalacak olan, ilk nefesindeki soyluluğuna bağlı; bıkkınlık, çılgınlık ve
zorbalıktan uzak ama yine de isyan seven gerilimli aşklar..
***
Nilgün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder