Gelmiştin hani;
geri dönmüştün..
Ayna kırıldı
sanmıştım. Yüz yılın sorularını yanıtlamıştık. Tekniğini çözümlemem biraz fazla
‘müşkülpesent’ de olsa ‘öğrenmek
istiyorsan itiraf et’ yaklaşımımla asla çakışmıyordu. Neydi bu? Kuşkuda
kullandığımız yöntemi soruyorum, neydi? ‘Yöntem yöntemsizlikti’ dediğini duyar
gibiyim. Tüm eski düşünceleri süpürüp atacak bir yöntemsizlikti hatta değil
mi..
Çıkmazda mı
kaldın?
Çıkmazda mı
kaldım?
Eğer varsak;
çıkmazda mı kaldık?
Zaman zaman hiç
bir şeye inanmıyoruz, çünkü her şey saçma ya da herkes saçmalıyor.
Haykırdığımız şey ne çelişki, ne uyumsuzluk ne de bu saçmasapanlık.. Biz etrafa
kendimizi haykırıyoruz. Yanlış ifade etmiş olmamak adına eklemeliyim; aynadan
yansıyan kendimizi değil; aynalardan sakladığımız kendimizi. (Bilirsin
aynaların oyunları bozulursa aşılması gerekenler aşılamayabilir. )
Bu haykırışlardan
kuşku duyma ve en azından karşı çıkışıma inan.
Neden bu kadar
çok çabalıyorum, neden bu kadar çok düşünüyorum değil mi? Sana göre fazla düşünmemek
lazım, biliyorum. Sebebim ‘yoksunluk’. Her türlü bilgiden yoksunum, bu kendimi
sıkıştırılmış hissetmeme sebep oluyor; her birimizin yaşadığı gibi, içinde
bulunduğum acı da bu sıkıştırılmışlıkla beslenip gerçeklerimi güçlendiriyor.
Bunun tek olası sonucu da elbette ki saldırganlığım. (Bir parça da küstahlık,
belki.) Fakat asla ‘akılsızlık’ değil. (!)
Belki olan belki
de olmayan bir şeyi çözümledim şu an fakat her iki ihtimale karşı; uzattığım
şeyin adı zeytin dalı, ellerimi gevşetip serbest bıraktığım şey ise bir beyaz
güvercin.
Not: Not ettiğim cümlelerim var.
Nilgün
Merhaba,
YanıtlaSilTamamlayamadığım bir hikayemdeki kahramanım için bulmuştum 'Savruk' ismini. Dün kendime ait bir blog oluşturduğumda da bu ismi kullandım. (http://savruk77.blogcu.com/)İlk defa benim bulduğum ve beni çok iyi tanımlayan bir isim olduğunu düşünüyordum ki sizin sitenizi gördüm. Sakıncası yoksa bu ismi neden seçtiğinizi sorabilir miyim?