13 Eylül 2012 Perşembe

çok bilmiş


Hızlı hızlı yürüyoruz. Hızlı hızlı konuşuyoruz. Hızlı hızlı tüketiyoruz sahip olduğumuz, olmadığımız her şeyi. Seviyorum diyoruz tüketiyoruz, git artık diyoruz tüketiyoruz, bağırıyoruz, sarılıyoruz, kuşku duyuyoruz ama hep tüketiyoruz, ne yapsak tüketiyoruz.
Bu nasıl doğru olabilir?  
Nasıl ne yaparsak yapalım tüketebiliriz ki? İnanmayın artık şu yalanlara. 
Biz tüketmiyoruz, sadece yaşıyoruz. Yaşam da bir tüketme şeklidir derler, yemeyin, yaşam bir nevi edinimdir. 

Mesela güvenmek tüketmektir bence. Güvenmemekse kazanım. Çünkü güvenmeye güvenmeye güvenmeyi öğrenirsin. Güvenirsen ya durağan kalırsın ya da güveni kaybedersin. Güvenmiyorum, tüketiyoruz demek saçmalığın önde gideni bu yüzden. 

Hem mücadele edersen, emek verirsen, zor ulaşırsan, vazgeçemezsin. Pat diye seven, pat diye vazgeçer. İlk gün güvenirsen üçüncü günü kendine zindan edersin. Tutku da buradan doğar ya zaten. Seversin, emek verirsin, alışırsın; ve o da ne; al sana tutku :)

Şimdi bu yazının amacı ne? Hiç.
İki çok bilmişlik edeyim dedim. 

Nilgün

3 yorum:

  1. It's easy to fall in love, but when you fall in love, there ain't no easy way out. :)

    YanıtlaSil
  2. Seninle muhtemelen yegane ortak noktamız rutin hayata karşı bu agresif bakışımız olabilir. Sanırım o yüzden yazdıklarını okumayı da seviyorum.

    Bu yorumun amacı ne? HİÇ:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatımın 'rutin' kısmında agresif olduğum bir gerçek fakat kendimce önemli gördüğüm bir iki kısmında agresifliğimi kendime sakladığımı da söylemeliyim. baskaldırı bana yaşadığımı hissettirse de kaybetmeyi istemediğim bir iki şey ile alakalı hoşgörü, anlayış ve uyum kıyafetlerimden çok memnunum.

      ben de sizin bloglarınızı takip ediyorum ve aynı sebepten ötürü okuyucunuzum :)

      Sil