Biçimsel erdemle
birlikte ölümsüz ilkelerin de kuşku konusu olduğu, her türlü değerin gözden
düştüğü andan sonra, akıl eyleme geçecek ve artık kendi başarısından başka hiç
bir şeye dayanmayacaktır.
En iyisi en
baştan başlamak. Her şey oyunun aptalca bir başarısızlığa uğradığı herhangi bir
akşam da başlayabilir. Bu birisinin ‘Başka hiç bir şeyden bahsetmeden sadece
kendimden bahsedecek olsam, kaderimin bana karşı çok acımasız olduğunu söylemem
gerekir çünkü kaderim bir fırtınanın küçük bir tekneyle oynaması gibi oynuyor
benimle.’ dediği anla birebir örtüşür. Çünkü genel anlamda insanlar
başarısızlığı affetmezler. Siz de başarılı ve ilginç insanlarla çok sık
karşılaşmazsınız. İnsanların kendini 18li yaşlarında nasıl hissettiklerini
unutmuşsanız zaten anlatmaya çalıştığımı da büyük ihtimalle anlamazsınız. Çünkü
mantıksal çözümlemeler, siz farketmeseniz de egolarınızla duygularınızın birleşmesinden
oluşan bir üründür; 18li yaşlarınızın ürünü..
Olumsuz
cümlelerin ardından basit sorgulamalarla karşılaşırsınız. ‘Tüm bu olanlarda beni rahatsız eden bir şey vardı ama ne olduğunu bir
türlü bulamıyordum. Uyuşmuş gibiydim, korkmuştum ve dehşete düşmüştüm. Fakat
yine de önemli olan bir şeyleri gözden kaçırdığımı hissediyordum. Tüm bu
karmaşayı mantıklı bir şekilde açıklayacak şeyi.’ gibi.
Bunun ardından
suçlayıcı cümleler gelir. ‘Şu dünyada hiç
bir gailesi bulunmayan, daimi tembelliğine haklı gerekçeler arayan birisi olduğun
için her zaman aynı tutumu sergilemene şaşırmıyorum.’ gibi.
Oldukça bayağı
olan bu üç cümle dikkate alınmamalıymış gibi gelse de, unutulmamalıdır ki
bayağılık da bir tutumdur. Her tutum da bir parça esareti doğurur. Buhranlı
beyinlerin esaretle birleştiği hal, bağımsız düşünebilme yetisine ket vurur.
Yaşamla ölüm arasında bağımsız düşünce olamayacağı gerçeği de buradan doğar
zaten. Buhranlı beyinler, buhranlarından esaretle -yani bir tutum belirleyerek
kurtulduklarından bağımsızlıkları sonludur. Bu bakımdan sonsuz olabilen tek bir
şey vardır ki, o da kişilerin suçluluğudur. Suçluluğun doğurduğu sorunlar küçük
‘yaşam’ kazaları olarak nitelendirilebilir. Öte yandan sorun bir kez ortaya
konulduktan sonra arkadan gelecek sonucu engellemez bu kazalar. ‘Çok
çalışıyorum. Onlardan ziyade kendim için, kendimi işsizlik ve yalnızlığın
müzmin melaline kaptırmamak için geceli gündüzlü didiniyorum.’ diyen kişi
buhranlarını kafasında oluşturduğu bir tutumla temizliyor fakat yaşam kazası
yaptığının farkında olamıyor, çünkü hiç sormuyor, sadece cevap veriyor. Oysaki
sorular gerçek cevaplardır. Gerçek cevaplar ise şüphesiz ki tehlike unsuru
taşır.
Bu yüzden
kaçmayan ve sorgulayan beyinler, yanıttaki tehlikeyi göze alanlardır.
Nilgün
offfffffffff
YanıtlaSilBu 'offfff' un sebebini gerçekten merak ettim.
Sil