Yaz bitiminde bir
noel filmi izledim. Amerikan tarzı, mutlu sonla biten 87 dakikalık sıradan bir
filmdi işte. Aileyi, beraberliği, aşkı anlatan; yalnızlığı yeren bir film.
Belki de çöpe atılan bir 87 dakikaydı ki zaten filmden dolayı yazmıyorum bu
satırları. Film bitti, ben diyetimi filmi bahane edip bozdum, bayramdan kalan
çikolatalardan, tatlıdan ve börekten yedim coca cola zero eşliğinde. Sonra
balkona çıktım. Saat 12 falandı ve sabah serinliği yerini sıcağa bırakmıştı
çoktan. Sokağı izledim. Karşı binadan bir çift çıktı. Adamın elinde bir bavul
sırtında ufak bir çanta vardı. Kadın adamın elinden tutuyordu. Kaldırımın ucuna
geldiler, taksi düğmesine basıp beklemeye başladılar. Yüzleri çok net
görünmüyordu ama hüzün havası vardı, ben dördüncü kattan bunu farkedebildim en
azından. Sarıldılar, öpüştüler, bir şeyler konuştular. Sonra taksi geldi. Taksici
indi adamın bavullarını bagaja yerleştirdi. Adam hemen binmedi taksiye. Tekrar kadına
sarıldı, belki 1 dakika boyunca hiç durmadan öpüştüler. Sonra adam da taksiye
bindi. Bir sürede açık camdan bir şeyler konuştular, sonra taksi gitti. Kadın el
salladı arkasından. Taksi gözden kayboldu kadın hala kaldırımın kenarında
bekliyordu. Değişik bir sahneydi, film izler gibi izledim duygulandım, kafamdan
senaryolar yazdım. Bayram tatilinde kavuşup iş yüzünden ayrılan bir çift
düşündüm. Üzüldüm. Ama bir gariplik vardı kadın hala dışarda bekliyordu. Kaldırımın
köşesinde yaklaşık on dakika bekledi. Sonra siyah bir opel geldi, az önce
taksinin durakladığı yere park etti. İçinden başka bir adam indi. Kadına sarıldı.
Öpüştüler! Bu adamın da elinde bir bavul vardı ve el ele tekrar apartmana
girdiler. Kendimi kandırılmış hissettim ben, evet karşı apartmanın dördüncü
katının balkonunda etrafı dikizleyen ben, dış kapının dış mandalı ben, az önce
sevgiyi, birlikteliği bağlılığı anlatan yapış yapış bir amerikan filmi izlemiş
olan ben, kendimi kandırılmış hissettim.
İnsanlara güvenmiyorum
demiştim bundan iki yada üç yazı önce. İnsanların samimiyetine güvenmiyorum
demiştim. Ne kadar haklıymışım.
Hiç tanımadığım
bir kadın bile beni hayal kırıklığına uğratabiliyorken, insanlara güvenmek
intahar etmek gibi bir şey olurdu herhalde.
Nilgün